Bir Sayfa Seçin

Ders Çalışmak Neden Zor Gelir?

Merhaba. Bugün önemli bir konumuz var. Neden ders çalışmak zor gelir? Bunun sayısız sebebi olabilir ancak bizim odaklanacağımız, işin görünmeyen tarafında. Neden ders çalışmak istemiyorsun desem içimden gelmiyor, konular sıkıcı vb. diyebilirsin ki bunu söylerken samimisindir; yani makul sebeplerin vardır. Sıkıcı bir şeyi neden yapasın?

Bunların altında yatan sebebi, geniş çerçeveden alıp hayatımızdaki çok kritik bir sorunu yüzeye çıkaracağız. Hazır mısın? Hadi başlayalım.

Sana direkt üç örnek vererek konuya başlamak istiyorum. Birisi, Simon Sinek. Bu adam, popüler konuşmaların yapıldığı TED etkinliğinde liderlik üzerine harika bir konuşma yapmış ve 45 milyondan fazla insan tarafından izlenmiştir. Videosu konumuzla alakalı olmasa da izlemen genel kültür için faydalı olabilir. Buraya tıklayabilirsin. Kendisinin bir diğer konuşması, “Milenyum çocukları neden mutsuz?” konusu üzerine. Bu ikinci konuşması, büyük bir ilgiyle izlediğim muhteşem bir konuşma. İçeriğini şimdi konuşacağız.

Diğer bir örnek, Gary Vaynerchuk’tan. Kendisi milyoner bir girişimci. Yıllar yıllar boyunca sabah akşam demeden ter dökmüş insanüstü performans gösteren birisi. Şimdilerde Youtube’da da ses getiriyor. Kendisinin denk geldiğim, en çok izlenen videosunun konusu “20li yaşlardaki her insanın uyması gereken tavsiye” üzerine. Bu on dakikalık video bana kısa zamanda çok şey öğreten nadir videolardandır. Bunun konusu da Simon’un bahsettiği konuyla ilgili. Diğer örneğe geçelim.

Geçenlerde harika bir insanla tanıştım. Kariyerinin zirvelerinde, Amerika’da Silikon Vadisi’nde çalışmış (Bilmeyenler için Silikon Vadisi, Facebook, Microsoft, Apple vb. şirketlerin yer aldığı, yazılımcıların çalışmak için dünyada gidebilecekleri en iyi yer), şuanda da milyar dolarlık bir şirketin bir kolunun CEO’su. Kendisiyle bir saat birebir görüştüm bana hayatımda edinebileceğim en sağlam bilgilerini anlattı. (Seninle elbette bunları paylaşacağım, ancak başka bir rehberde). Kendisi de Simon ve Gary’nin bahsettiği konuya değiniyor.

Neymiş bu konu? Biz yeni nesil gençlerin büyük hedefleri bırakıp kısa vadeli keyifler peşinde koşmamız. Karnın mı acıktı? Bırak yemek pişirmeyi, dışarıda ye. Dışarı çıkmaya mı üşeniyorsun? Eve sipariş ver. Yalnız mı hissediyorsun? Sosyal medya ne güne duruyor? Canın mı sıkıldı? Aç bir dizi izle. Otobüste yolculuk çok mu keyifsiz? Telefonundan bir oyun aç. Hani yüzlerce saattir seni oyalayan, oynamaya doyamadığın o oyunu.

Her insanın hayatında kısa vadeli keyiflere ve uzun vadeli hedeflere yer olmalıdır. En tehlikelisi, kısa vadeli keyiflere fazla odaklanmaktır. İnsanlar hayatını keyiflendirmek için kısa vadeli keyiflere kolayca alışıverir. İşin komiği, onların hiçbiri, uzun zamandır çalışıp da elde ettiğin bir şey kadar keyif vermez.

Beynimizin adaptasyon süreci genellikle iyi bir şekilde işler. Sürekli aynı oyunu oynamak, aynı diziyi izlemek, aynı şeyleri yapmak her zaman o kadar keyif vermez. Bu durum özellikle; kahve, oyun, sigara/alkol, sosyal medya ve dizilerde görülür. Aynı keyifi almak için daha fazlasını istersin ve bu da bağımlılık yapar. Bu konudan ve çözümlerinden detaylıca bahsedeceğim bir rehber hazırlayacağım. Sabahları dört kahve içen bir öğrenci, gün içinde ne kadar çalışırsa çalışsın; kahvesiz bir günüyle karşılaştırıldığında aslında performansı düşüktür.

Öyleyse, yapabileceğimiz en iyi şey dengeyi tutturmaktır. Bunun en iyi yolu da elbette uzun vadeli ve ulaşılabilir hedeflere sahip olmaktır. Bu uzun vade 1 aydan başlar 5 hatta 10 seneye kadar çıkar.

Şuan sınava hazırlanıyorsun, büyük resmi görmek biraz zor olabilir. Ancak bugün sınavı ortadan kaldırsak, iki üç gün kısa vadeli şeylerle rahatlar, kendini ödüllendirirsin fakat dördüncü gün yapacak bir şeyin olmadığı için kendini geliştirecek hiçbir şey yapmazsın. Bu dördüncü gün de olabilir ondördüncü gün de ancak işin sonunda artık durağan bir hale geçersin. Kısa vadeli şeyleri yaptıkça, hayattan keyif de alamaz hale gelirsin.

Hepimiz isteriz ayaklarımızı uzatıp dinlenmeyi, abur cuburlar yemeyi, dertsiz tasasız bir hayatı. Ama sadece bunlardan oluşan bir hayat, hayat değildir.

Çok şanslıyım ki özellikle lise son sınıftan beri hep kendimi geliştirecek şeyler peşinde koştum. İyi ki de öyle yapmışım. Hayatımda hiç “keşke” dediğim bir şey yok. Uzun vadeli şeyler, zorlu şeyler bana keyif veriyor. Bazen pes edeceğini düşünüyorsun ancak birkaç adım daha attığında bir bakıyorsun ki dağın yamacını bir anda aşıvermişsin ve Güneş seni ısıtmaya başlamış.

Bugün konuyu biraz ortada bırakmak istiyorum. Bunun üzerine sayfalarca yazabilirim ancak özellikle bu derin konuda seni bilgiye boğmaktansa kıvılcımı başlatıp gerisini senin gözlemlemeni istiyorum. Hayatına, çevrene, günlük yaşantına bir de  konuştuklarımız gözüyle bak bakalım neleri fark edeceksin?

Yorum Gönder

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir