Bu seride senin bu sistemden şikayetçi olmakla ne kadar haklı olduğunu konuşacağız. Ardından sınav başarın için bilmen gereken güçlü stratejilerden bahsedeceğiz.
YKS geldi çattı. Adı bile ürkütücü, değil mi? Yıllardır girmediğimiz sınav, geçmeye çalışmadığımız ders olmadı. Biliyorum bu sistemi çok saçma buluyorsun, ve haklısın. Onlar kim ki seni diğer 2 milyondan fazla insanla “birebir aynı” olarak hesaba katıp aynı sınavı önüne sürebiliyor? Aslında kişisel farklılıklar ve yetenekler üzerine odaklanması gereken bir eğitim sistemi, bizi sanki bir fabrikadan çıkmışçasına tıpatıp aynı olacak şekilde yetiştiriyor. Biliyorum, bu acı bir durum. Bunun için sesimizi çıkartmayacak mıyız? Çıkartacağız. Sen sınavda başarıyı yakala ve güzel bir üniversiteye yerleş. Ondan sonra bizi aynılaştırmaya çalışan sisteme karşı nasıl farklılıklarımızı koruyup kendi yolumuzu çizeceğimizi sana anlatacağım. Öte yandan, ancak şuan değiştiremeyeceğimiz tek şey, önünde bir sınav olması. Bu sınavlarda başarılı olmak zorundasın ki “Siz benim önüme bir sistem koydunuz, onu alt ettim. Sıra sizde.” diyebilme gücümüz olsun. O zaman önce senin şu sınavı kazanmanı sağlayalım ?
Sınav hakkında ne biliyorsun? Hayır hayır. Sınavı kazanmak konusunda diyorum. Okulda bu konuda bir şeyler öğretiyorlar mı? Yoksa sadece dersleri geçmen için neleri ezberlemen gerektiği mi öğretiliyor? Hayatta başarının yolları mı öğretiliyor yoksa kaç gün okula gelmezsen ceza alacağın mı? Evet, malesef ki şu sistemden kurtulmak için koparman gereken zincirin son halkası olan YKS sınavlarında başarılı olmaya dair bir şey öğretilmiyor. Aslına bakarsan öğretilen tek şey, okul dışı hocalara, kurslara, özel derslere ne kadar para ödersen o kadar başarılı olacağın. İstisnalar olmakla birlikte tüm bu eğitimler olması gerekenden çok daha pahalıdır ve eğer oradaki en iyi öğrenci değilsen seni pek de umursamazlar. Bir dershane sahibinin köşeye sıkışınca bana söylediklerini anımsıyorum. Haftada yalnızca iki defa hocalara birebir soru sorma imkanım olduğunu söylemişlerdi. E sadece sayısallara baksan bile bir elin parmağı kadar ders var. 5 nerede 2 nerede? Biraz sıkıştırdığımda önce şu darbeyi vurdu: “1000 lira daha fazla öde haftada 3 ders alma imkanın olsun”. Bunu ben daha dershaneye kayıt bile olmamışken söyledi. Bana yardımcı olmayı düşünüp “İstersen hocalar ders sonunda biraz daha kalır, sorunu sorarsın” demedi. Ya da başka bir şey.
Asıl bomba ondan sonra patladı.
Öğrencileri kayırdıkları konusundan bahsedince “Evet iyi öğrencilere daha çok önem veriyoruz. Bir tane sınav derecesi, bana 100 milyarlık reklamdan daha fazla para kazandırıyor”. Onlara göre biz iki ayağı iki kolu olan nefes alan birer ‘para’ydık, o kadar.
Dershane, özel kurslarla ve paralı internet kursları elbet bir dereceye kadar yararlı olur ancak öğrenme yöntemini keşfederek ve uygun bir çalışma sistemi oturtarak çok daha hızlı yol alabilirsin. Mesela kimisi okuyarak en hızlı şekilde öğrenir ancak bu gibi kurumlarda herkes sanki bir şeyleri dinleyerek öğrenirmiş gibi anlatım yapılır. Bu yüzden yarar alırsın ancak beklediğin kadar olmayabilir. Hele bir de öğrenciyi ayaklı para olarak görüyorlarsa koşarak uzaklaş.
Tüm bunlar nereden kaynaklanıyor biliyor musun? Bize sınavda nasıl başarılı olacağımız öğretilmediği için. Son sınıfa gelene dek “derslerde başarılı olmak” için yaptığımız tek şey neydi biliyorsun. Ders çalışmak ve daha çok ders çalışmak. Bu şekilde öyle ya da böyle derslerden geçmiştik. Elimizde derslerde başarı için çok çalışmak gerektiği düşüncesinden ve sınav sonuçları açıklandıktan sonra başarılı olan öğrencilerden duyduğumuz “Çok çalıştım oldu!” klişesinden başka bir şey yoktu. Kimse de sormuyordu bir tek sen mi çok çalıştın da birinci oldun diye. Hayır, işin arkaplanında çok fazla şey vardı ve kimse bunlardan bahsetmiyordu. Buzdağının görünen yüzünde “çalışmak” vardı ancak suyun altında kalan asıl büyük kısımda bundan da fazlası yatıyordu.
Bir sonraki yazıyı merak ediyor musun? Yorumlarda düşüncelerini paylaş 🙂
25 yaşında hayallerine ulaşmak için üni sınavına tekrar hazırlanan biri olarak yazılarınızı Severek okuyorum, çok teşekkür ederiz…