Bir Sayfa Seçin
× 2023'te başarını katlamak için yeni yazıları takip et →

Merhaba, keyifler nasıl? Bugün kısa bir konumuz var. Aslen detayı çok ama şimdilik işin derinine inmemize gerek yok. Bugün bir alanda gerçekten başarılı olan insanların pek fark edilmeyen (hatta olumsuz sayılabilecek) bir özelliğini konuşacağız.

Son zamanlarda özellikle Batı Dünyasında epey popüler hale gelen bir adam var, Jordan Peterson. Kendisi üniversitede psikoloji üzerine dersler veriyor. Onu farklı kılan hepimizin yaşadığı şeyleri çok güzel bir şekilde açıklaması ve yer yer gerçeği acımasızca açığa vurması. Bizim İlber Ortaylı ve Celal Şengör gibi düşünebilirsin 🙂 (Bir ara not, bu rehberi hazırladığımdan bugüne yaklaşık 1 yıl geçti ve Jordan’ı hala çok beğeniyorum, yeterli seviyede İngilizcen varsa ya da olduğunda mutlaka videolarını izlemeni öneririm)

Anlattıkları arasından özellikle bir iki fikri çok beğendim. Diyor ki, iki seçeneğimiz var,

Ya içinde aile, arkadaşlıklar, eğlenmek, gezmek ve kariyer olan dengeli bir hayat yaşayacaksın,

Ya da neredeyse tüm zamanını kariyerine (okul, sınav, iş) vereceksin.

Şöyle düşününce herkes ilkinin makul olduğu sonucuna varıyor. Ama ekliyor,

Bir alanda en başarılı olan insanların tamamı ikinci seçeneğe yönelmiştir. Eğer dengeli bir hayat istiyorsanız bir alandaki en iyi insanlardan olamazsınız.

Acımasız ve gerçek. Hem arkadaşlıklara, ailemize, gezmeye eğlenmeye çokça vakit ayırmamız hem de hayallerimizde işimiz gücümüzde son sürat yükselmemiz imkansız. Bize öğretilen onca şeyden, basit kişisel gelişim kitaplarının anlatılarından sonra bu gerçeği kabullenmek kolay değil. Ancak biz istemesek, reddetsek bile durum böyle.

Şimdi düşününce, bir alanda neden en iyi olmak isteyelim diyebiliriz, ki haklıyız da (kendisi de dengeli bir hayatın daha iyi olduğunu söylüyor). Dünyada milyarlarca insan var, neden onlarla bir yarışa girip en iyi olmak için her şeyi hayat boyu feda edelim ki?

Bunu yapan insanlara bu soruyu sorduğumuzda, onlar için feda etmenin anlamı farklı; iş dışındaki şeylere çokça vakit ayırmak başarılarından feda etmek demek. Üstelik bu insanlar işleri için çokça çalışmaktan gerçekten keyif alıyor.

 

Bu düşüncenin bizim için tam olarak anlamı ne? Ne yapmalıyız?

Ben bu fikri bir adım öteye götürerek bizim için daha anlamlı ve makul bir sonuca varacağım, haydi gel birlikte düşünelim.

Peterson’un anlattığı üzere iki seçeneğimiz var gibi görünüyor; ya dengeli bir hayat ya da çok iyi bir kariyer (sınavı kazanmak, üniversitede çok başarılı olmak vb). Gerçekte seçeneklerimiz bunlarla kısıtlı değil. Yani birini seçip hayatımız boyunca o seçenekte kalmak zorunda değiliz.

Bu şu demek, eğer büyük bir hedefin varsa bir süre boyunca (bu süre aylar, veya birkaç yıl da olabilir) ikinci seçeneğe yönelebilirsin. Ancak ikinci seçenekte çok uzun süre boyunca kalmak, biraz yıpratıcı olabilir.

Bilimsel adı “Tükenmişlik Sendromu” denen şeyi aşırı çalıştığım zamanlarda yaşadım, istersen bundan da bahsederiz. Ama dediğim gibi aşırıya gitmemek en iyisi. Mesela sınavı kazandıktan sonra yaz tatilinde ve okulunun ilk yılında daha dengeli bir hayat yaşaman daha makul ve keyifli olur. Başarının tadını çıkarmalısın değil mi 🙂

Ancak unutma, bu “dengeli hayat” çok uzun sürerse bu sefer üniversitede istediğin kadar başarılı olamayabilirsin.

Gördüğün üzere, Peterson’un anlattığı gerçeği kabul edince bundan sonra başarılı olmak için neler yapabileceğimiz, seçtiğimiz şeyin bizi nasıl etkileyeceğini öngörmek daha kolay.

Sözün özü, hayattaki hedeflerine bağlı olarak iki seçenekten birinde karar kılıp belli bir süre (birkaç ay veya birkaç yıl) boyunca orada kalmak, ihtiyaç duyunca da dengeli bir hayata yönelmek uygulayabileceğimiz en güzel strateji olur.

Başarman gereken bir şey varsa, gereken süre boyunca tek şeyin o başarı olmalı; kariyer ya da aile ve gezip tozmak.

Diğer çok önemli nokta da, dengeli bir hayat sürerek muhteşem bir sınav başarısı, başarı odaklı bir hayat sürerek de muhteşem ilişkiler, arkadaşlıklar gezme tozma vb. beklememek. Bu son nokta belki de en önemlisi.

Bir dip not ekleyerek konuşmamızı noktalayalım. Başarı odaklı bir hayat demek zamanının tamamını çalışmaya ayırmak değildir. %80-90 çalışmak %10-20 gezmek, dinlenmek gibi bir orandan söz edebiliriz. Dengeli bir hayatta ise çalışma zamanının %40-60’ını oluşturur.

Keyifli çalışmalar 🙂