Selam, bugün ciddi bir konumuz var. Bu rehberi sınav hazırlığının başında okuyorsan farklı, sınav zamanlarında okuyorsan farklı, üniversitedeysen, ya da çalışıyorsan farklı kaygısal düşünceler sana eşlik ediyordur. Hayatının hangi aşamasında olursan ol, kaygı yaratacak, canımızı sıkacak bir şeyler vardır. Bugün bazı ciddi temel düşünceleri konuşacağız, bu konudaki bir sonraki yazıda pratik çözümlerden söz edeceğiz.
Ya istediğimiz gibi gitmezse, ya en kötü senaryo gerçekleşirse? Tüm hayatımız mahvolur mu?
Bu düşünceleri rahatlatmak için başvurduğumuz yollar genellikle “sakin ol” demek ya da bir tık daha içgörülü haliyle “Bak önceden ne zorluklarla karşılaştım, şimdikini de atlatacağım” demektir. Eh, bunlar istediğimiz sakinleşmeyi bize getirmez.
Şimdi sana insanların hayatta fark etmediği ya da kabul etmek istemediği birkaç gerçekten bahsedeceğim. Bunlardan bazıları kendim keşfettiğim şeyler.
Kaygı kaçınılmazdır
İnsanların kabul etmek istemediği bir gerçek bu. Kaygı insana rahatsızlık verir ve bu kötü bir his olduğu için insanlar kurtulmak ister ancak bu, olaya yanlış açıdan bakmaktır. Kaygı hissediyorsan zihninin sana ilettiği mesaj şudur “Tehlikeli olabilecek bir şey var, dikkatli olmalıyız”. Bu tehlike işe geç kalmak da olabilir, sınavı yetiştirememek de olabilir ya da hiç gerçekleşmemiş bir olay hakkındaki senaryolarımız da olabilir. Örneğin gece uyuyakalıp yarınki önemli dersi kaçırma düşüncesi kaygı yaratabilir.
Eğer kaygı hissetmeseydik uyanık kalıp dikkatli olmamız da gerekmeyecekti. Fazlaca sakin olduğumuz için de işe geç kalacak, sınavı yetiştiremeyecektik.
Bu yüzden asla, “Şu sınav geçsin de rahatım”, “Şu projeyi bitireyim de rahatım” gibi insanların inandığı çocukça masallarla kendini kandırma. Evet sınav geçince kaygısı da geçecek ama sonra başka kaygıların olacak. Kaygının önemli olduğunu ve asla tamamen kaybolmayacağını kabul et. Bu gerçeği kabul ettiğin anda daha olgun bir insan olacaksın. Gerçeklerle yüzleştikçe hem sınavda hem hayatta daha başarılı olacaksın.
Bazı İnsanlar Kaygı ile Motive Olurlar
İki insan tipi vardır. Bazıları bir işi yapmak için kaygı ile güdülür, bazıları işten elde edeceği kazançla motive olur. Örneğin, “Yarın sınav var hiç çalışmadım” deyip sabahlayan kişiler genellikle kaygı ile motive olurken, “Sınav için elimden geleni yapayım, ödülüm de sinemaya gitmek olsun” diyen kişiler ödülle motive olur.
Hangisi olduğunu daha net anlayabilmek için şu soruyu kullanabilirsin. Birisi “Sen o işi yapamazsın” dediğinde motive oluyorsan kaygı ile güdülüyorsundur, demotive oluyorsan ödülle motive oluyorsundur.
Birisi sana “çalışmazsak çok kötü olacak, sınav da çok zor” dediğinde motive olup çalışıyorsan kaygı ile güdülüyorsundur, demotive oluyorsan ödülle motive oluyorsundur.
Peki hangisi olduğumuz nasıl bir fark yaratıyor? Eğer kaygı ile motive oluyorsan kaygını tamamen azaltmak motivasyonunu düşüreceği için senin için en iyisi bir tık kaygılı olmaktır. Her şey güllük gülistanlık ise bile ufak bir kaygı yaratıp motive olabilirsin.
Eğer sen de benim gibi ödülle motive oluyorsan insanların söylediği “çok kötü vah vah” düşüncelerini ciddiye almazsın çünkü bunlar seni demotive eder. Kaygı düşüncelerinin çoğunlukla sağlam temelleri olmadığını fark edip olaya gerçekçi bir şekilde bakmalısın. Kötü bir sonuç olursa evet kötü hissedersin ancak hiçbir sonucun aslında o kadar da kötü olmadığını fark et.
Kaygı ile motive oluyorsan da, ödülle motive oluyorsan da hayatta önem verdiklerine dair bir tutam kaygı hissetmek, o şeye önem verdiğini gösterir. Ancak bu avcumuza sığmayacak kadar büyük bir kaygıysa gereksiz yere stres yaparız. Başarımız için yapabileceğimiz en iyi şey de bu “gereksiz kaygı”yı temizlemektir. Bunun yollarını da bir sonraki yazıda konuşacağız 🙂
Son Yorumlar